Fabl kelimesi beni çok uzun zaman önceye ilkokul sıralarına götürdü. Malum Cahit Sıtkı'ya göre yolun yarısına gelince ilk aşamaları hatırlamak gayet zor oluyor.

Öncelik fabl nedir? Bu konu ile başlayalım.

Fabl, karakterleri genel olarak hayvanlardan seçilen -bazı durumlarda insanlar ve bitkiler gibi diğer canlılar da kullanılıyor- sonuç itibari ile ders verme amacı güden hilkaye biçimleridir. Bu hikayeler gençlerimize ders vermek onların gelişimlerine katkı sağlamak amacı ile yazılmaktadır.

Popüler (ünlü) fabl yazarları kimlerdir?

Dünyada bu alanda en ünlü eserleri veren isimler şüphesiz Ezop ve Jean de La Fontaine'dir.
Beydeba isimli yazar da bu listeye eklenebilir.
Türk olarak ise bu alanda Ahmet Mithat Efendi ve Şinasi bazı denemeler yapmıştır.

Bu alanda verebileceğiz bazı örnek fabllar var mı?

Evet tabiki.

Örneğin;

Salyangoz ve Evi

Salyangozları bilir misiniz? Onlar da tıpkı kaplumbağalar gibi evlerini sırtlarında taşırlar. Bir zamanlar,evini sırtında taşımaktan hoşlanmayan sevimsiz bir salyangoz yaşarmış. Üstelik evinin rengi de hiç hoşuna gitmezmiş. Bizim salyangoz, kelebek ve uğurböceğini çok severmiş. Arada bir onlarla dertleşir,sırtında taşıdığı evi onlara şikayet edermiş. Ah keşke! dermiş. Evimi sırtımda taşımak zorunda olmasaydım. Hadi taşıyorum,bari sizin ki gibi bol desenli ve renkli olsaydı. Kelebek ve uğurböceği bir gün salyangoza; Sevgili arkadaşımız! demişler. Hani evim renkli olsun diyorsun ya, biz çaresini bulduk.Ressam olan bir tırtıl var. Seni ona götürürsek eğer, evini rengarenk boyar.

Salyangoz buna çok sevinmiş. Ne duruyoruz! Hemen gidelim demiş. Böylece düşmüşler yola. Tırtılın kapısını çalmışlar. Gelen misafirleri dinleyen tırtıl, boyalarını ve fırçasını alıp çalışmaya başlamış. Sonunda salyangozun evine çok güzel desenler çizmiş. Salyangoz yeni görüntüsünü beğenmiş beğenmesine ama yine de evinin sırtında olması onu çok üzüyormuş.

Dönüş yolculuğunda üç arkadaş şiddetli bir yağmura yakalanmış. Kelebek ve uğurböceği öyle ıslanmışlar ki, sele kapılmaktan zor kurtulmuşlar. Oysa salyangoz hemencecik evinin içine girmiş. Yağmur dinip de evinden dışarı çıkınca, arkadaşlarının perişan halini görüp üzülmüş. Sonra da kendi kendine şöyle düşünmüş: İyi ki saklanabileceğim bir evim var. Rengi olmasa da beni yağmurdan koruyor ya. Sevimli salyangoz bu olaydan sonra bir daha hiç üzülmemiş.

(Gördüğünüz gibi salyongozun başından geçen bir olay ile aslında bir ders verilmiş. Evlerin insanların yaşadığı yerlerin önemleri belirtilmiş.)

Yine bir örnek daha verelim:

Tilki ile Kedi

Tilki ile kedi sohbet ediyorlarmış. Tilki durmadan ne kadar hilekâr ve kurnaz olduğunu anlatıyormuş. Söylediğine göre düşmanları onu alt edemezmiş çünkü onlardan kurtulacak bir sürü oyun ve hile biliyormuş. Kedi biraz da utanarak; Ben fazla oyun bilmem ki! demiş. Düşmanlarımın elinden kurtulmak için bir tek yol bilirim, o da kaçmak...

Tilki; Kedi kardeş! demiş, Ben her tehlike karşısında başımın çaresine bakabilirim ama senin durumuna üzülüyorum. Korkarım bir gün düşmanların seni çabuk alt edecek. Az sonra bir sürü tazının bağrışmalarını duymuşlar. Bir avcı topluluğuna ait olan bu köpekler, bütün hızlarıyla kendilerine doğru koşuyormuş. Kedi hemen, yanındaki bir ağacın dallarına sıçramış ve en üstteki bir yaprak kümesinin içine saklanmış.

Tilki ise; Acaba şu hileyi mi yapsam, yoksa bu hileyi mi? diye düşünmeye başlamış. Çünkü o kadar çok hile biliyormuş ki, hangisini uygulamasının daha doğru olacağına karar veremiyormuş. Tam birisini uygulamaya karar vermiş ki, tazılar etrafını çevirip tilkinin işini bitirivermişler. Bütün olanları yukarıdan seyreden kedi, çok hile bilmediğine şükretmiş.

(Gördüğünüz gibi bu hikayede de bir ders verilmiş. Yine karakter olarak tilki ve kedi gibi hayvanlar kullanılmış.)

Üçüncü bir örnek ise şöyle:

Zalim Aslan

Vaktiyle ormanın birinde canavar mı canavar bir aslan varmış. Çok kan döker, canını yakmadık tek bir hayvan bile bırakmazmış. O yaşadığı sürece,hiçbir hayvan rahat yüzü görmemiş. Bütün hayvanlar ondan nefret eder, ölümünü beklermiş.

Bu zalim aslan sonunda yaşlanmış. Gücü kuvveti kalmamış. Ağzındaki dişler de dökülünce herkesin maskarası olmuş. Hiçbir hayvan ona yardım etmiyor ve onunla konuşmuyormuş. Hayvanlar bir gün oturup karar almışlar; Gelin hep beraber, bize bunca kötülük eden bu zalim aslanı iyice bir dövelim. Yaptıklarının cezasını, az da olsa gömüş olsun böylece. Sonunda bütün hayvanlar aslana saldırmış ve onu iyice bir dövmüşler. Birisi boynuz vuruyor, diğeri çifte atıyor, bir başkası ısırıyormuş. Böylece; yaman bir öç almışlar aslandan.´

(Buradaki ders ile de aslında bir dönem güçlü olsanız da eğer insanlara işkence ederseniz sonra siz elden ayaktan düşünce size de aynısı yapılır tarzında bir empati hikayei anlatılmış.)

Bu tür hikayeleri çoğaltabilirizi.

Fabl'lar güzeldir. Okumayı sevin ve çocuklarınıza erkenden okuma alışkanlığı kazandırın. (Şahsi fikrim...)