Ağaç Ev Sohbetleri #06
Öncelikle böyle bir girişim için teşekkürler ben sanırım baya geç katılmış oldum inşallah bundan sonrası için daim olurum :) Neyse 6. haftanın konusu için yazmaya başlayayım.
Benim ilk genel anlamda ise 6. haftanın konusu ise şuymuş: Söz, nişan, çeyiz alışverişi, kına gecesi, fotoğraf çekimleri, düğün salonları ve hepsinin arkasındaki şatafat düşkünlüğü… Ülkemizdeki düğün adetleri hakkında neler düşünüyorsunuz?
Sanırım şöyle başlamalıyım, bir laf vardır bekara karı boşaması kolay!, çok doğru o yüzden buradan anlatacaklarım inşallah ilerde başıma gelmez diyerekten bir dua ile başlıyorum.
Yaş itibari ile 33'e ulaşmam ve hala evli olmamam nedeniyle baya bir eleştiri alıyorum, tabi arkadaşlarımın birçoğu evlendi, evlenmeyen bir elin parmakları kadar arkadaşım vardır onu da ancak tek tek tespit edersem. Ama hepsiyle bir araya geldiğimde ve konu buraya geldiğinde neler anlatıldı neler...
Öncelikle söz-nişan ve evlilik üçgeninde inanılmaz bir para harcaması oluyor. Bu sadece sizin için değil, sizinle alakalı olmayan onlarca şey için, hayatınızda bir kere bile kullanmayacağınız şeylere sırf x almış biz de almalıyız diye deli gibi para harcıyorsunuz. Bazen gelinin teyzesinin kızının isteklerine göre bile hareket ediyorsunuz, bazen amcanızın ilk karısı söze giriyor falan filan. Rezalet bir para harcama...
Bu tür alışverişleri yaparken öyle indirim olsun, ucuzu olsun diye bir şansınız yok. Sizi en yüksek fiyattan güzel bir paket yapıyorlar. Aklıma Kemal Sunal'ın başrolde yer aldığı hani şu belediye başkanı olup esnafı denetlerken başına gelen çift taraflı fiyat etiketleri geliyor. İşte onun yüksek olanı sürekli size dönüyor. Ağzınızı açma imkanınız yok.
Tabi Kına Gecesi konsepti kız tarafının hayaline göre değişiyor. Dansçılar olsun, yok taht olsun çok abuk subuk şeylerin içine girebilirsiniz. Yapabileceğiniz bir şey yok.
Bir kere oluyor mantığı ile sineye çekiyorsunuz. Tabi anneniz gelinin hareketlerinden kapacağı nem ile evlilik sonrası başınıza gelmeyen de kalmayacak.
Fotoğraf çekimi işi çok abartılmış, iç çekim dış çekim yok o yok bu. Yok size kitap albüm yapmalar dünyanın parasını verip sırf arkadaşlar gelince ahanda biz de böyle evlendik diye göstermelik baya bir ürün elinize veriyorlar.
Düğün salonu işi ise sırayla, öyle hemen pat bugün yer bulma yok, aylar önceden rezervasyon para ödemeler, sırf su katılmış meyve suyu ile, tarihi geçmiş pastalar için. Tabi abuk subuk organizasyon sonrası ver allahım ver parayı.
Bunun üstüne belki iki sene ödemeyle uğraşılan taksitler vs. Keşke karşınızdaki insan bunları sizin gibi görüp ya aşkım biraz daha sade yapalım dese ne güzel olur, işte o biraz zor. Malesef mahalle baskısı diye bir şey var. Var oğlu var.
İlk yazımı burada sonlandırırken sevgilerimi iletiyorum.
Benim ilk genel anlamda ise 6. haftanın konusu ise şuymuş: Söz, nişan, çeyiz alışverişi, kına gecesi, fotoğraf çekimleri, düğün salonları ve hepsinin arkasındaki şatafat düşkünlüğü… Ülkemizdeki düğün adetleri hakkında neler düşünüyorsunuz?
Sanırım şöyle başlamalıyım, bir laf vardır bekara karı boşaması kolay!, çok doğru o yüzden buradan anlatacaklarım inşallah ilerde başıma gelmez diyerekten bir dua ile başlıyorum.
Yaş itibari ile 33'e ulaşmam ve hala evli olmamam nedeniyle baya bir eleştiri alıyorum, tabi arkadaşlarımın birçoğu evlendi, evlenmeyen bir elin parmakları kadar arkadaşım vardır onu da ancak tek tek tespit edersem. Ama hepsiyle bir araya geldiğimde ve konu buraya geldiğinde neler anlatıldı neler...
Öncelikle söz-nişan ve evlilik üçgeninde inanılmaz bir para harcaması oluyor. Bu sadece sizin için değil, sizinle alakalı olmayan onlarca şey için, hayatınızda bir kere bile kullanmayacağınız şeylere sırf x almış biz de almalıyız diye deli gibi para harcıyorsunuz. Bazen gelinin teyzesinin kızının isteklerine göre bile hareket ediyorsunuz, bazen amcanızın ilk karısı söze giriyor falan filan. Rezalet bir para harcama...
Bu tür alışverişleri yaparken öyle indirim olsun, ucuzu olsun diye bir şansınız yok. Sizi en yüksek fiyattan güzel bir paket yapıyorlar. Aklıma Kemal Sunal'ın başrolde yer aldığı hani şu belediye başkanı olup esnafı denetlerken başına gelen çift taraflı fiyat etiketleri geliyor. İşte onun yüksek olanı sürekli size dönüyor. Ağzınızı açma imkanınız yok.
Tabi Kına Gecesi konsepti kız tarafının hayaline göre değişiyor. Dansçılar olsun, yok taht olsun çok abuk subuk şeylerin içine girebilirsiniz. Yapabileceğiniz bir şey yok.
Bir kere oluyor mantığı ile sineye çekiyorsunuz. Tabi anneniz gelinin hareketlerinden kapacağı nem ile evlilik sonrası başınıza gelmeyen de kalmayacak.
Fotoğraf çekimi işi çok abartılmış, iç çekim dış çekim yok o yok bu. Yok size kitap albüm yapmalar dünyanın parasını verip sırf arkadaşlar gelince ahanda biz de böyle evlendik diye göstermelik baya bir ürün elinize veriyorlar.
Düğün salonu işi ise sırayla, öyle hemen pat bugün yer bulma yok, aylar önceden rezervasyon para ödemeler, sırf su katılmış meyve suyu ile, tarihi geçmiş pastalar için. Tabi abuk subuk organizasyon sonrası ver allahım ver parayı.
Bunun üstüne belki iki sene ödemeyle uğraşılan taksitler vs. Keşke karşınızdaki insan bunları sizin gibi görüp ya aşkım biraz daha sade yapalım dese ne güzel olur, işte o biraz zor. Malesef mahalle baskısı diye bir şey var. Var oğlu var.
İlk yazımı burada sonlandırırken sevgilerimi iletiyorum.